0 incelemeden
Günlük Tur
20 kişi
Türkçe
Mardin, yalnızca bir şehir değil; geçmişin, kültürün ve medeniyetin sessizce dile geldiği bir açık hava müzesidir adeta. Mezopotamya ovasına bakan yamaçlara kurulmuş bu taş şehir, güneşin ilk ışıklarıyla altın gibi parlar, gün batımında ise mora çalan siluetiyle büyüler insanı. Her sokağında, her taşında başka bir hikâye fısıldar rüzgâr. Bu nedenledir ki “Gündüzü seyran gecesi gerdandır Mardin’in…
Daracık sokaklarında yürürken zamana dair kavramlar silinir. Süryaniler, Ezidiler, Araplar, Kürtler, Türkler, Ermeniler… Hepsi bu topraklarda yüzyıllardır yan yana yaşar, ibadet eder, sofraya birlikte oturur. Mardin’de dinler, diller ve kültürler yarışmaz; birbirine dokunur, karışır, zenginleşir.
Yüzyıllara meydan okuyan manastırlar, taş işçiliğinin zarafetini gözler önüne seren konaklar, Artuklu eseri görkemli medreseler Mardin’i bir masal kenti gibi kılar. Deyrulzafaran Manastırı’nda dua eden sessizlikle Zinciriye Medresesi’nin avlusunda yankılanan geçmişin bilgeliği aynı yankıya dönüşür: Bu şehirde zaman eğilir.
Bir sabah Mardin’e uyanmak, sadece bir günü karşılamak değildir; bin yıllık bir uyanışa tanıklık etmektir.
Mardin’de farklı kültürler gibi sokaklar da birbirine geçmiştir ve tıpkı Murathan Mungan’ın dizeleri gibi, “Birbirine abbara denilen karanlık tünellerle bağlanır sokaklar. Abbaraların çoğu evlerin altından geçer. Işıktan koparak birkaç metre yürürsünüz karanlığın içinde, yukarıda odalar, sofalar, hayatlar…”
Mardin’e gelen sadece bir şehri gezmiş olmaz; kendi iç yolculuğuna da çıkmış olur.
Çünkü Mardin, insanı yalnızca manzarasıyla değil, hafızasıyla da sarar. Unutulmuş bir türkü gibi… Hatırladıkça içinizi yakan, ama bir daha duymak için sabırsızlandığınız…
Sizleri bu sonbaharda Mardin’ini her yönüyle tanımaya, bu içsel yolculuğa davet ediyoruz.
Sınırla sayıda kontenjanı kaçırmayın!
Siz değerli misafirlerimizle Mardin Havalimanına iniş sonrası Mois Gabay tarafından karşılama ve ardından aracımıza binerek turumuza başlıyoruz. Şehre varışımızın ardından Mardin turumuza bölgenin simgelerinden Kadim Süryani geleneğinin en değerli manastırlarından, eski bir Zerdüşt tapınağının üzerine inşa edilmiş Deyrulzafaran Manastırı’nı ziyaret ederek başlıyoruz. Buradan yörenin tarihsel zenginliklerini bizlere gösteren ve eski Süryani Katolik Patrikhanesi’ne ev sahipliği yapan Mardin Müzesi’ni ziyaret ediyoruz. Yerel tatlar eşliğinde öğle yemeğimizi Mardin tabağı eşliğinde tarihi Mardin’de yapıyoruz. Öğle yemeğimizin ardından tarihi Mardin sokakları bünyesinde barındırdığı efsanelerle bize eşlik ediyor. Çarşı çevresindeki yürüyüşümüzde Marangozlar kahvesi, gümüşçüler, revaklı çarşıda Şahmeran Hikayesi, Süryani çöreği ve Süryani şarabı tadımları bize eşlik edecek. Gün batımından evvel de Mardin kalesinin eteklerinden gündüzü seyran, gecesi gerdan Mardin’in ovasını ayaklarımızın altında göreceğimiz Zinciriye Medresesi’ne çıkacağız. Tarihi taş konaklardan çekeceğimiz muhteşem fotoğraflar sonrasında konaklamamızı gerçekleştirmek üzere Kaya Ninova Mardin otelimize yerleşiyoruz. Akşam dileyen misafirlerimizle Eski Mardin Caddesi üzerinde bulunan restoranımızda Mardin’e özgü sazlı sözlü keyif dolu bir akşam yemeği alıyoruz. (ekstradır).
Otelde alacağımız kahvaltı sonrası, bugünkü rotamız Midyat. Dünyanın en eski manastırlarından biri olan Mor Gabriel Manastırı’nı ziyaret ediyoruz. Manastırın temelleri Savurlu Mor Smuel ile Kartminli Mor Şemun tarafından 397 yılında atılmış 615 ve 1049’da Metropolitlik Merkezi olan manastırda, Kral Arcadius (395-408) zamanında Mor Şemun tarafından barınma ve dua yerleri yapılmıştır. Kral Theodosius (408-450) çağında lahitlerin konacağı abide evi, Meryemana Kilisesi, Resuller Kilisesi, Kırkşehit Kilisesi, Mor Smuel Mabedi, kral kızı Theodora’nın Mor Smuel tarafından iyileştirilmesi nedeniyle Theodora Kubbesi, Mor Şlemun Mabedi yapılmıştır. Manastırda Süryani toplumunu yakından tanıdıktan sonra 1200 yıllık bir Ezidi köyü olan Kiwêx, mağara köyünü ziyaret ediyoruz. 41 yıl evvel terkedilmiş evler hala dimdik ayakta. Bu evlerin dikkat çeken yanı doğal ve yapay mağaralar üzerinde inşa edilmiş olmaları. İnançları nedeniyle başlarından 73 kez katliam fermanı geçen Êzîdîler, yıllarca yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda kaldı. Bugün Êzîdî nüfusu sadece 550 iken, Avrupa’da ise bu sayı 150 bin civarındadır. Köyde bulunan mezar taşlarında güneş ve tavus kuşu figürleriyle Ezidi inancını yakından tanıma fırsatı bulacağız. Gezimiz sonrasında çölün ortasında bir vahayı andıran Beyazsu’ya ulaşıyoruz. Beyazsu, yemyeşil doğanın içerisinde ve akan derelerin üzerinde öğle yemeğimizi alıyoruz. Öğle yemeği sonrası durağımız Midyat’ın eski ismi” Hah” olan bugün tüm nüfusu Süryani vatandaşlarımızdan oluşan tarihi Anıtlı Köyü. Anıtlı Köyü’nde 2000 yıllık Meryem Ana Kilisesi’nin özgün mimarisini görüp, tarihte Meryem Ana adına ilk inşa edilen anıtın mucizesini dinleyeceğiz. Kültürel keşiflerimizin ardından şimdi sıra Midyat çarşısında keyifli alışveriş molaları ve yürüyüş için yönümüzü Midyat’a çeviriyoruz. Midyat’ın meşhur gümüşçülerin de alışveriş imkânı bulacağımız bu yürüyüşte “Sıla” dizisinin çekildiği Midyat Konukevini de görme fırsatı olacak. Midyat konakları taş mimarisiyle sizleri büyüleyecek. Midyat turumuzun ardından akşam yemeğimizi ve konaklamamızı yapmak üzere Mardin’e dönüyoruz. Akşam yemeği için yine dileyen misafirlerimizle bu kez bölgenin en değerli lokantası olan, Türkiye’nin ve dünyanın tanıdığı, çok yönlü bir şef, sosyal girişimci ve gastronomi elçisi dostumuz Ebru Baybara’nın kurduğu Cercis Murat Lokantası’nı önereceğiz. Cercis Murat sadece yemek yenen bir yer değil, aynı zamanda kadınların ekonomik ve sosyal hayata katılabildiği bir merkez olmuştur. Ebru Baybara’nın ilham verici sosyal girişimlerini dinlerken keyif dolu tatlarla unutulmaz bir Mardin gecesi yaşayacağız
Otelde yapacağımız kahvaltı sonrası, Mardin’e yarım saat mesafedeki Dara Antik kenti ile programa başlıyoruz. Kazıları devam eden bu antik kent için yeni Efes denilmektedir. Dara’nın yapımı Ürdün’de bulunan Petra ile benzerlik göstermektedir. Yapı yekpare kayalar oyularak yapılmıştır. Buradaki Nekropol alanı, sarnıçları, şehrin agora ve surlarını keşfedip, yerel halk ile keyifli bir sohbet yapıyoruz. Ziyaretimiz sonrası Kasimiye Medresesi’ne ulaşıyoruz. Sultan İsa döneminde Zinciriye Medresesi’nin ardından yapımına başlanan medresenin yapımı Timur ve Akkoyunlular arasında oluşan gergin siyaset sebebi ile yarım kalmış. Medrese Akkoyunlular tarafından 1502 yılında tamamlanmış ve Cihangir’in oğlu Kasım’ın adı verilmiştir. Buradan son alışveriş molamız için yeni şehirde kısa duraklıyoruz ve ardından tarihi Mardin sokaklarına geri dönüyoruz. Dileyen dostlarımız Yaşayan Müze’de “kurşun dökme” gibi yöresel faaliyetleri yapabilir. Misafirlerimizle sanat sokağında keyifli bir yürüyüş yaparken Mardin’in yaşayan değerlerini keşfedeceğiz. Öğle yemeği için sizlere Kebapçı Rido Şeyhmus ustamızdan Mardin kebabı tadımını önereceğiz. Serbest zaman sonrasında Mardin havalimanına varış ve program sonu.
19 Aralık 2025 TK 2674 Yeni İstanbul Havalimanı 07.25 Kalkış-Mardin Havaalanı 09.25 Varış
21 Aralık 2025 TK2679 Mardin Havalimanı 18.05 Kalkış- İstanbul Havalimanı 20.20 Varış
Grup gezilerimiz, minimum 10 kişinin katılımıyla gerçekleştirilebilir. Belirtilen minimum katılımcı sayısına ulaşılamaması durumunda, gezi iptali katılımcılara en geç hareket tarihinden 21 gün önce bildirilir. Turun tarafımızca iptali halinde, ödenen tur bedelinin tamamı misafire iade edilir. Ancak, grubun tamamının fiyat artışını kabul etmesi halinde, gezi acente tarafından belirtilen güncellenmiş fiyat üzerinden gerçekleştirilebilir. Bu nedenle, uçak biletlerinizi alırken değişiklik ve iptale uygun esnek sınıf bilet tercih etmenizi önemle rica ederiz.
İki kişilik odada kişi başı fiyat : 18.500 TL.
Tek kişilik oda konaklama fiyatı 22.000 TL.
Üç Kişilik Odada Kişi Başı fiyat : 18.000TL.
Yorum bırakın